Zeytin Yetiştiriciliği

A. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE ZEYTİN EKONOMİSİ
1. Dünyada Zeytin Dikim Alanı, Verim ve Üretimi 
1.1. Dünyada Zeytin Dikim Alanı
Günümüzde yaklaşık 9.5 milyon ha civarında olan dünya zeytin dikim alanları, son 20 yılda %28 oranında artarak 7.4 milyon ha’dan (1990 yılı) bu seviyeye ulaşmıştır. Bu dönemde oldukça düzenli bir artış görülmektedir. (Çizelge 1.1). 

   Çizelge 1.1. Dünyada Zeytin Dikim Alanı, Verim ve Üretimi

  Dikim Alanı (1,000 ha) İndeks (1990=100)) Verim (kg/da) İndeks (1990=100) Üretim (1,000 ton) İndeks (1990=100)
1990 7,410 100 122 100 9,024 100
1991 7,439 100 172 141 12,817 142
1992 7,480 101 146 120 10,928 121
1993 7,588 102 144 118 10,929 121
1994 7,557 102 151 124 11,392 126
1995 7,657 103 133 109 10,209 113
1996 7,974 108 193 158 15,378 170
1997 7,706 104 196 161 15,098 167
1998 7,949 107 182 149 14,460 160
1999 8,302 112 171 140 14,210 157
2000 8,350 113 187 153 15,623 173
2001 8,418 114 184 151 15,480 172
2002 8,432 114 185 152 15,630 173
2003 8,796 119 209 171 18,393 204
2004 9,154 124 197 161 18,011 200
2005 9,657 130 165 135 15,968 177
2006 10,007 135 186 152 18,591 206
2007 9,575 129 177 145 16,984 188
2008 10,068 136 179 147 18,045 200
2009 9,467 128 209 171 19,799 219
Kaynak:FAO,2011.
 
Dünyada zeytin üretimi büyük oranda Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde yoğunlaşmıştır. Dünya zeytin dikim alanlarının %94’ü, üretimin %95’i Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde bulunmaktadır (FAO, 2011). Dikim alanlarının en yoğun olduğu ülkeler İspanya (2,500 bin ha), Tunus (1,500 bin ha), İtalya (1,190 bin ha) ve Yunanistan’dır (815 bin ha). Bu ülkeleri 728 bin ha ile Türkiye takip etmektedir. Zeytin dikim alanlarına sahip diğer önemli ülkeler ise Suriye ve Fas’tır.  İncelenen dönemde dünya zeytin dikim alanları içerisinde AB üyesi ülkelerin ve Tunus’un aldıkları paylarda değişim meydana gelirken, Türkiye, Suriye ve Fas’ın aldıkları paylar hemen hemen aynı kalmıştır. Dünya zeytin dikim alanları içerisinde AB üyesi ülkelerin aldığı pay dönem başında %52 iken dönem sonunda %47’ye, Tunus’un payı ise %19’dan %16’ya düşmüştür. Dönem sonunda Türkiye, Suriye ve Fas’ın aldıkları paylar sırasıyla %8, %7 ve %7 şeklindedir. Geriye kalan çok sayıda diğer ülkenin payı ise %15’dir.
Portekiz, Fransa, Hırvatistan, Kıbrıs ve Slovenya’nın katkılarının küçük olması sebebiyle AB sınıflamasında değerlendirilmeye alınmamıştır. 
Dünyada hemen hemen tüm ülkelerin zeytin dikim alanlarında artış meydana gelmiştir. Bu artış (1990-2009 döneminde) İspanya’da %21, Yunanistan’da %18 ve İtalya’da %5 olarak gerçekleşirken, Tunus’ta %8, Suriye’de %63, Fas’da %82 ve Türkiye’de %36 oranındadır. Tunus, Fas ve Suriye’nin zeytin dikim alanlarında görülen artışlar, geleneksel zeytin üreticisi ülkeler olarak ifade edilen AB üyesi ülkelerle kıyaslandığında oldukça yüksek seviyelerdedir. Bu ülkelerde, bir takım destekleme politikaları ve ulusal projeler ile zeytin dikim alanlarının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin; Fas, zeytin üretim miktarını artırmak amacıyla “Ulusal Zeytin Üretimi Planı” (National Olive Production Plan) adı verilen ve 1998-2010 yılları arasını kapsayan bir program uygulamıştır. Suriye ve Tunus’da da benzer programlar uygulanmaktadır. Bu ülkelerde, mevcut zeytin ağaçlarının yaşlarının incelenmesiyle de yeni dikimlerin önemi hakkında yorum yapılabilir. Mevcut zeytinliklerin Tunus’da %17’sinin, Suriye’de %21’inin ve Fas’da %40’ının 15 yaşın altında olduğu görülmektedir. Bu durum söz konusu ülkelerde yüksek miktarda yeni dikimlerin olduğunu göstermektedir.
Dünyada, 1990’lardan bu yana Arjantin, Avustralya, Yeni Zelanda, Şili, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, ABD ve Çin gibi ülkeler de zeytin dikim alanlarını genişletme çabasındadır. Bu ülkelerin dikim alanları Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük seviyelerdedir. Ancak üretim maliyetleri açısından avantaja sahip olmaları ve bu sektöre verilen destekler neticesinde zeytin yetiştiriciliğinin önemi hızlı bir şekilde artmaktadır.
 
1.2. Dünyada Zeytin Verimi
Dünya zeytin verimi periyodisite nedeniyle yıldan yıla önemli ölçüde dalgalanmaktadır.  Zeytinde periyodisite şiddetinin yüksekliği, tüm üretici ülkeler için ortak bir sorun olup yıllara göre verimin dolayısıyla da üretimin büyük ölçüde değişim göstermesine sebep olmaktadır. Verim miktarı ve periyodisitenin şiddeti ülkeler arasında önemli farlılıklar göstermektedir. Bu farklılıkları doğuran temel nedenler ise iklim koşulları (iklim düzensizlikleri ve bitki isteğine uygunluk), tercih edilen çeşitler ve kültürel uygulamalardaki (çeşit seçimi, budama, gübreleme, sulama, hasat ve toprak işlemenin tekniğine uygun yapılmaması) farklılıklardır. Zeytinin, bu özelliğinden dolayı verim miktarları 2 yıllık ortalamalar alınarak yorumlanmıştır.  Dünyada 1990-1991 yıllarında ortalama zeytin verimi 147 kg/da iken dalgalı bir seyir izleyerek %31 artışla 2008-2009 yıllarında 194 kg/da’a yükselmiştir. AB üyesi ülkeler ile diğer üretici ülkelerin verim düzeyleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. 2008-2009 yılları ortalaması dikkate alındığında, Yunanistan’da 300 kg/da, İspanya’da 272 kg/da ve İtalya’da 285 kg/da verim elde edilirken Türkiye’de 192 kg/da, Fas’ta 134 kg/da ve Suriye’de 137 kg/da verim sağlanmaktadır. Dikim alanları bakımından dünyada önemli bir pay alan Tunus’ta ise zeytin verimi dekara sadece 51 kg’dır. 

                              Çizelge 1.2. Ülkelere Göre Zeytin Verimi (kg/da)
Yıllar İspanya İtalya Yunanistan Türkiye Fas Suriye Tunus Dünya
1990 - 1991 154 217 217 162 131 87 77  147
1992 - 1993 145 239 246 120 99 104 60 145
1994 - 1995 107 267 293 175 111 115 23 142
1996 - 1997 239 257 292 207 169 119 69 194
1998 - 1999 176 281 297 196 114 128 73 177
2000 - 2001 248 251 313 202 75 141 25 185
2002 - 2003 246 291 302 217 134 147 55 197
2004 - 2005 187 356 303 220 105 153 45 181
2006 - 2007 239 286 297 213 122 147 52 182
2008 - 2009 272 285 300 192 134 137  51 194
Kaynak: FAO, 2011. 

 
1.3. Dünyada Zeytin Üretimi
Dünya zeytin üretimi son yıllarda 18 milyon ton civarında gerçekleşmiştir. Dikim alanı ve verimdeki gelişmelere bağlı olarak üretim son 20 yılda (dönem başı ve dönem sonu ortalamaları itibariyle) %73 oranında artmıştır(Çizelge 1.3). Üretim artışının daha çok dikim alanındaki gelişmeden kaynaklandığı, verimin etkisinin nispeten az olduğu söylenebilir.
 
                                        Çizelge 1.3. Ülkelere Göre Zeytin Üretimi
Yıllar İspanya İtalya Yunanistan Türkiye Tunus Suriye Fas Diğer Dünya
1990 - 1991 3,176 2,429 1,517 870 1,075 343 473 1,037 10,920
1992 - 1993 2,994 2,680 1,764 650 863 422 399 1,157 10,929
1994 - 1995 2,247 2,964 2,101 958 325 471 468 1,266 10,800
1996 - 1997 5,198 2,869 2,109 1,155 1,025 525 713 1,644 15,238
1998 - 1999 3,870 3,157 2,244 1,125 1,038 593 592 1,716 14,335
2000 - 2001 5,853 2,919 2,426 1,200 350 682 410 1,712   15,552
2002 - 2003 5,984 3,389 2,314 1,325 875 747 643 1,735 17,012
2004 - 2005 4,611 4,155 2,394 1,400 850 820 625 2,135 16,990
2006 - 2007 5,910 3,333 2,369 1,421 1,108 843 645 2,159 17,788
2008 - 2009 6,747   3,380 2,430 1,377 967 856 808 2,357 18,922
Kaynak: FAO, 2011. 
Dünya zeytin üretimi içerisinde AB’nin payı %67’dir (İspanya %36, İtalya %18, Yunanistan %13).  Diğer önemli üretici ülkeler olan Türkiye, Tunus, Suriye ve Fas’ın payları sırasıyla %7, %5, %5 ve %4’dür. Geriye kalan çok sayıda ülkelerin payı ise  %12’dir. İncelenen dönemde, zeytin üretiminde genel bir artış eğiliminin olduğu görülmektedir. Dünya zeytin üretiminde meydana gelen artışın sebebi özellikle İspanya (%112), Suriye (%150), Fas (%71), Yunanistan (%60) ve Türkiye’de (%58) meydana gelen artışlardır. Türkiye, Fas, Tunus ve Suriye’nin dikim alanlarında meydana gelen artış eğilimi ve verim artırıcı uygulamaları artırma çabaları dikkate alındığında dünya zeytin üretiminin önümüzdeki yıllarda önemli derecede artacağı tahmin edilmektedir. 
 
1.3.1.Dünyada Sofralık Zeytin Üretim ve Tüketimi
Dünyada her yıl ortalama 2 – 2,5 milyon ton sofralık zeytin üretimi gerçekleşmektedir. Sofralık zeytin üretiminde AB grubu (İspanya, İtalya, Yunanistan, Portekiz, Fransa) ülkeleri değerlendirme kapsamı dışına alındığında, dünyada sofralık zeytin üretimini en yüksek düzeyde gerçekleştiren ülke Mısır’dır. Ortalama her yıl 415 bin ton civarında üretim yapmaktadır. Ülkemiz, Mısır’ın ardından en fazla sofralık zeytin üretimi gerçekleştiren ikinci ülkedir. Türkiye’de ortalama her yıl 362 bin ton zeytin sofralık olarak işlenerek ekonomiye kazandırılmaktadır.
 
 
 
                              Çizelge 1.4. Ülkelere göre sofralık zeytin üretimi
ÜLKELER 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15** Ortalama
AB 720,5 677 675 828,5 741 780,5 737 875 754,31
Mısır 432 440 409 350 384,5 453 400 450 414,81
Türkiye 200 300 390 330 400 410 430 438 362,25
Cezayir 91 98 136 192,5 145,5 175 208 216 157,75
Suriye 100 120 135 147 172 134 125 40 121,63
Fas 100 100 90 110 100 100 100 100 100,00
Arjantin 100 95 220 90 150 60 140 28 110,38
Diğer 408 252,5 314 515 339,5 399,5 456,5 406,5 386,44
Toplam 2.151,50 2.082,50 2.369,00 2.563,00 2.432,50 2.512,00 2.596,50 2.553,50 2.407,56
Kaynak: IOC
Aşağıdaki çizelgede dünya sofralık zeytin tüketimi yıllar itibariyle derlenmiştir. Buna göre, dünya sofralık zeytin tüketimi üretime paralel olarak 2 – 2,5 milyon ton düzeyindedir. AB ülkeleri haricinde dünya sofralık zeytin tüketiminde lider ülke Türkiye’dir. Ülkemizde ortalama her yıl 327 bin ton sofralık zeytin tüketilmektedir. (Çizelge 1.5) Bu da bize ülkemizde sofralık zeytin tüketiminin kişi başına yaklaşık 4 kg olduğunu göstermektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde sofralık zeytin üretimi oldukça düşük olmasına ortalama 214 bin ton tüketim ile ikinci sıradadır. Bu durum Amerika Birleşik Devletlerinin, sofralık zeytin konusunda dünyadaki en büyük ithalatçı ülke olduğunu göstermektedir.

                         Çizelge 1.5. Dünyada Sofralık Zeytin Tüketimi
ÜLKELER 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15** Ortalama
AB 510 592 664,5 589 521 617,5 582,33
Türkiye 260 300 350 350 355 350 327,50
ABD 203 240 210 210 210,5 210 213,92
Suriye 116 122 132 104 100 40 102,33
Brezilya 79 87 101,5 109 114 112 100,42
Fas 32 32 32 32 33 33 32,33
Tunus 20 20 20 20 21 20 20,17
Avustralya 20,5 22,5 21 21 21,5 21 21,25
Diğer 958,5 1.050,50 1.021,00 1.087,50 1.100,00 1.137,50 1059,17
Toplam 2.199,00 2.466,00 2.552,00 2.522,50 2.476,00 2.541,00 2.459,42
Kaynak: IOC
Aşağıdaki çizelgede dünya sofralık zeytin ithalatı yıllar itibariyle derlenmiştir. Buna göre, dünya sofralık zeytin ithalatı ortalama 615 bin ton düzeyindedir. Yukarıda da belirtildiği üzere Amerika Birleşik Devletleri sofralık zeytin ithalatı konusunda dünya lideridir. Her yıl ortalama 144 bin ton sofralık zeytin ithalatı ABD tarafından yapılmaktadır. Diğer bir ifade ile ABD dünya sofralık zeytin ithalatının %23,41’ini tek başına gerçekleştirmektedir. Ülkemizde ise zeytin üreticisinin korunması amacıyla gümrük vergileri yüksek tutulmakta, bu sebeple de sofralık zeytin ithalatı yapılmamaktadır.

                                   Çizelge 1.6. Dünya Sofralık Zeytin İthalatı
ÜLKELER 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13* 2013/14** Ortalama
ABD 140 126 185 138 133 143,4 143,4 144,11
Brezilya 74 69 79 87 100 75 100 83,43
AB 115 96,5 101 114 99 100 97 103,21
Rusya 80 90 67 71,5 68 75 75 75,21
Kanada 26 26 27,5 27,5 27 27 27 26,86
Avustralya 17,5 16 18,5 17,5 17,5 17 17 17,29
Diğer 130 122,5 150,5 138,5 140 216 198 156,50
Toplam 582,5 546 628,5 594 648 653,5 657,5 615,71
 
Dünya ticaretinde sofralık zeytin ihracatı rakamları incelendiğinde, dünyada üretilen sofralık zeytinin yaklaşık %27’sine tekabül eden 657 bin ton ürün ihraç edilmektedir. AB üyesi üretici ülkeler %42,92’lik ihracat payına sahip olurken, Mısır %14,90, Türkiye ise ihracat rakamlarının %10,43’ünü karşılamaktadır.

                                          Çizelge 1.7. Dünya Sofralık Zeytin İhracatı
ÜLKELER 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15 * Ortalama
AB 248 239 300 290,5 298 270 283,5 332,5 282,69
Mısır 110 88 71,5 78 93,5 127,5 90 125 97,94
Fas 66 57 68 77 68 72,5 70 70 68,56
Türkiye 20 65 65,5 72 60 70 70 60 60,31
Arjantin 90,5 73 110 72 89,5 68 72 28 75,38
Suriye 23 24 24 30 35 23 20 20 24,88
Diğer 49 38,5 54 39,5 55,5 39 48,5 54 47,25
Toplam 606,5 584,5 693 659 699,5 670 654 689,5 657,00
 
1.3.2. Dünyada Zeytinyağı Üretim ve Tüketimi
Dünya genelinde her yıl yaklaşık ortalama 3 milyon ton zeytinyağı üretimi gerçekleşmektedir. Dünya üretiminin % 42,48’ini karşılayan İspanya zeytinyağı üretimi konusunda dünya lideridir. İspanya’yı sırasıyla İtalya ve Yunanistan takip etmektedir. Türkiye ise rekolte durumuna göre değişmekle birlikte Tunus ile dördüncü sırada yer almaktadır. Türkiye son yıllarda verime yatan yeni plantasyonlarla birlikte ortalama 165 bin ton civarında zeytinyağı üretmekte ve dünya üretiminin % 5,47’sini karşılamaktadır.
 
                                Çizelge 1.8. Dünya Zeytinyağı Üretimi
ÜLKELER 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15 Ortalama
AB 2.244,50 2.209,00 2.444,00 1.461,70 2.483,00 1.427,00 2.044,87
İspanya 1.401,50 1.391,90 1.615,00 618,2 1.781,50 829,00 1.272,85
İtalya 430 440 399,2 415,5 461,2 222 394,65
Yunanistan 320 301 294,6 357,9 132 300 284,25
Portekiz 62,5 62,9 76,2 59,2 91,6 64,2 69,43
Tunus 150 120 182 220 70 280 170,33
Suriye 150 180 198 175 165 50 153,00
Türkiye 147 160 191 195 135 160 164,67
Fas 140 130 120 100 120 110 120,00
Cezayir 26,5 67 39,5 66 44 44 47,83
Arjantin 17 20 32 17 30 6 20,33
Ürdün 17 27 19,5 21,5 30 35 25,00
Diğer 56,5 81 74,5 145,5 147 160 110,75
Toplam 2.973,50 3.075,00 3.321,10 2.401,70 3.098,00 3.098,00 2.994,55
 
Dünya zeytinyağı tüketimi incelendiğinde, tüketimin üretime paralel olduğu görülmektedir. Zeytinyağı tüketiminde sofralık zeytin tüketiminde olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri üretimi oldukça az olmasına rağmen dünya tüketiminin yaklaşık %10’unu sağlamaktadır. Ülkemizde de zeytinyağı üretim miktarı ile tüketim miktarı birlikte değerlendirildiğinde üretimimizin yaklaşık %78’ini iç piyasada tükettiğimiz sonucuna varılabilir.
Diğer taraftan Türkiye zeytin üretiminde dünyada önde gelen ülkeler olmasına rağmen kişi başına düşen zeytinyağı tüketim miktarı diğer üretici ülkelere oranla oldukça düşük kalmaktadır. İspanya, İtalya, Yunanistan gibi zeytin üreticisi ülkelerde kişi başına düşen zeytinyağı miktarı 15 – 20 kg/yıl düzeyindeyken, ülkemizde bu rakam kişi başına 1,5 – 2 kg düzeyindedir. 

                              Çizelge 1.9. Dünya Zeytinyağı Tüketimi
ÜLKELER 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15** Ortalama
AB 1.846,00 1.866,50 1.790,00 1.621,00 1.682,50 1.586,00 1.732,00
ABD 258 275 300 287 301,5 290 285,25
Türkiye 110 131 150 150 105 125 128,50
Suriye 120,5 130,5 135,5 160,5 95 60 117,00
Fas 90 100 122 129 132 120 115,50
Brezilya 50,5 61,5 68 73 72,5 72 66,25
Avustralya 44 44 40 37 44 37 41,00
Tunus 30 30 35 40 35 40 35,00
Diğer 353 422,5 445 491,5 490,5 472 445,75
Toplam 2.902,00 3.061,00 3.085,50 2.989,00 2.958,00 2.802,00 2.966,25
 
Bu durumun birden fazla nedeni olmasına rağmen, kişi başı zeytinyağı tüketimin düşük olmasının nedeni olarak özellikle zeytinyağının doğu illerinde yaşayanlar tarafından çok fazla bilinmemesi ve son yıllarda artan zeytinyağı fiyatlarının tüketicinin zeytinyağı ihtiyacını başka ürünlerle ikame etmesi şeklinde açıklanabilir.
Aşağıdaki çizelgede, dünya zeytinyağına ithalatına ilişkin veriler yıllar itibariyle derlenmiştir. Buna göre, dünyada zeytinyağı ithalatı ortalama yaklaşık 710 bin ton düzeyindedir. Yukarıda da belirtildiği üzere Amerika Birleşik Devletlerinde zeytinyağı ithalatı konusunda dünya lideridir. Her yıl ortalama 278 bin ton zeytinyağı ithalatı ABD tarafından yapılmaktadır. Bu da dünya zeytinyağı ithalatının %39,21’ine denk gelmektedir. Ülkemizde ise zeytin üreticisinin korunması amacıyla gümrük vergileri yüksek tutulmakta, bu sebeple de sofralık zeytinde olduğu gibi zeytinyağı ithalatı yapılmamaktadır.
Aşağıdaki çizelgede ayrıca belirtilmemiş olmasına rağmen son yıllarda özellikle Çin ve Uzakdoğu pazarı zeytinyağı ithalatında önemli bir artış göstermiş, bu bölgede yaşayan tüketicilerin ürünü tanıması ile ithalat rakamlarının daha da artacağı tahmin edilmektedir.

                                   Çizelge 1.10. Dünya Zeytinyağı İthalatı
ÜLKELER 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13* 2013/14** Ortalama
ABD 245 255 258 275 318 299 299,00 278,42
AB 162 96 78 82 87,5 137 137,00 111,35
Brezilya 40 42 50,5 61,5 68 75 75,00 58,85
Japonya 29 30 40,5 35,5 42 54 54,00 40,71
Kanada 29 30 37 40 38,5 38 38,00 35,78
Avustralya 27 28,5 35 32 31,5 29 29,00 30,28
Diğer 104 119 153 178,5 183 200,5 142,00 154,28
Toplam 636 600,5 652 704,5 769 832,5 774,00 709,78
 
Dünya zeytinyağı üretiminin %25,65’i ihracata konu olmakta, bu da yıllık ortalama 768,75 bin ton miktara denk gelmektedir. Bahse konu ihracatın yaklaşık %57’si İtalya ve İspanya tarafından yapılmaktadır. İtalya ve İspanya yapmış oldukları ihracatlarını ambalajlı olarak dünya piyasasına sunmakta, bu sayede İtalyan ve İspanyol zeytinyağı olgusunu yerleştirmişlerdir. Bu iki ülkeyi sırasıyla Tunus ve Portekiz takip etmektedir. Türkiye ise bu ülkelerin ardından ihracatta dünya sıralamasında beşinci sırada yer almaktadır.
Portekiz, özellikle aynı dili konuşması ve tarihsel bağı olması sebebiyle diğer birçok ürününde olduğu gibi ihracatının büyük bir kısmını Brezilya’ya yapmaktadır. Diğer taraftan Tunus, üretiminin büyük bir bölümünü dökme olarak AB üyesi ülkelere yapmaktadır.
Ülkemizdeki zeytinyağı ihracatının büyük bir kısmı tıpkı Tunus gibi AB üyesi ülkelere dökme olarak yapılmaktadır. Özellikle 2012/2013 üretim sezonunda başta İspanya olmak üzere diğer AB üyesi zeytin üreticisi ülkelerde zeytin rekoltesinin düşük olması, hem fiyatların yükselmesine sebep olmuş, hem de tarihinin en yüksek miktarda ihracat yapma imkanını ortaya çıkarmıştır.
 
                              Çizelge 1.11. Dünya Zeytinyağı İhracatı
ÜLKELER 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15 * Ortalama
AB 444 481 555,5 491 601 482,5 509,17
İtalya 195,1 223,5 233,2 217,6 233 225 221,23
İspanya 196,5 196,2 248 197,6 289,8 185 218,85
Portekiz 35,8 42,7 51,5 50,5 53,8 54 48,05
Yunanistan 12 13 15,5 18 15,7 10,7 14,15
Fransa 1,4 1,8 1,9 1,7 2,3 2,5 1,93
Tunus 97 108 129,5 170 60 220 130,75
Suriye 18 23 25 30 25 25 24,33
Arjantin 19 12 23,5 12 21,5 6 15,67
Türkiye 29,5 12 20 92 35 35 37,25
Fas 21 30,5 11 10 11 10 15,58
Diğer 19,5 25 30 38 40 46 33,08
Toplam 653 695,5 803 843 793,5 824,5 768,75
  
2.Türkiye’de Zeytin Dikim Alanı, Verim ve Üretimi 
Dikim Alanı: Türkiye’de zeytin dikim alanları zaman içerisinde özellikle de son yıllarda oldukça önemli bir gelişme göstermiştir. İşlenen tarım alanları 2000 - 2009 yılları arasında %5.55 azalırken, zeytin dikili alanlar %22.56 artış göstermiştir. Böylelikle, toplam tarım alanları içerisinde zeytin alanlarının payı ise %2.27’den  %3.16’ya yükselmiştir. Toplam meyve üretim miktarının %7.28’sini, üretim değerinin ise %13.25’ini zeytinin oluşturması bu ürünün önemini ayrıca göstermektedir.  Zeytin dikim alanları son yıllarda ortalama 700 bin ha’dır. Ele alınan dönemde (1990-2009 yılları) dikim alanlarında düzenli bir artış olduğu ve 537 bin ha’dan %36 artışla bu seviyeye yükseldiği görülmektedir. Özellikle, 2004 yılından sonra zeytinciliğin desteklenmesi ile zeytin dikim alanlarının daha hızlı bir şekilde arttığı söylenebilir.

Zeytin ağaç varlığına bakıldığında ise, ağaç sayısının 1990 yılında toplam 85.7 milyon adet iken 1.79 kat artışla 2009 yılında 153.7 milyon adete, 2016 yılında da 165 milyon adete ulaştığı görülmektedir. İncelenen dönemde meyve vermeyen ağaç sayısında 7.14 kat artış meydana gelirken, meyve veren ağaç sayısında sadece 1.37 kat artış gerçekleşmiştir. Dönem başında, ağaç varlığının %93’ü meyve veren ağ açlardan oluşurken, dönem sonunda bu oran %71’e düşmüştür. Buna karşılık, bu dönemde meyve vermeyen ağaçların oranı %7’den %29’a yükselmiştir.  Meyve vermeyen ağaç sayısında, özellikle 2004 yılından sonra oldukça önemli bir artış olduğu görülmektedir. Bu oranlar, yeni dikimlerin önemini açık şekilde ortaya koymaktadır. 

Bölgeler itibariyle incelendiğinde zeytin ağaç varlığının büyük bölümü Ege Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi’nde bulunduğu görülmektedir. 2016 yılında toplam ağaç varlığının %51’i Ege Bölgesi’nde, %23’ü Akdeniz Bölgesi’nde, geriye kalanı ise Marmara Bölgesi (%19) ile diğer bölgelerde (%7) bulunmaktadır. Dönem başında ise bölgelerin ağaç varlığının dağılımı farklı bir yapı göstermektedir. 1991 yılında Ege Bölgesi’nin payı %59 iken, Marmara Bölgesi’nin %26, Akdeniz Bölgesi’nin %10 ve diğer bölgelerin %5’dir. Bölgelerin toplam ağaç varlığının bölgeler itibariyle dağılımının zaman içerisinde değiştiği, Akdeniz Bölgesi’nin zeytin ağaç sayısının Ege Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nden daha hızlı bir şekilde arttığı görülmektedir. 

Bölgelere göre meyve veren ve vermeyen ağaç sayıları önemli farklılıklar göstermektedir. Toplam ağaç sayısının (2009 yılında) Akdeniz Bölgesi’nde %49’u, Ege Bölgesi’nde %24’ü, Marmara Bölgesi’nde %10’u, diğer bölgelerde ise %51’i meyve vermeyen ağ açlardan oluşmaktadır. Bu oranlar, Akdeniz Bölgesi ve diğer bölgelerde (özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde) yeni dikimlerin oldukça yaygın olduğunu ve önümüzdeki yıllarda üretim miktarlarında önemli artışlar meydana geleceğini göstermektedir.  

Ege Bölgesi, Türkiye zeytin ağacı varlığının önemli bir bölümüne sahip bulunmaktadır. Körfez Bölgesi olarak ifade edilen Ayvalık, Burhaniye, Edremit ve Havran'ı içine alan havza oldukça önemli kapama zeytinliklere sahiptir. Akdeniz Bölgesi’nde zeytinciliğin geçmişi çok eski olup, özellikle Hatay ve çevresinde yayılım göstermiştir. Marmara Bölgesi’nde, zeytin ağaçları daha çok İznik ve Gemlik Körfezi gibi rüzgârlara kapalı yerlerde yoğun olarak bulunmaktadır. Gemlik körfezi ve Mudanya'da zeytinlikler aşırı meyilli alanlara yayılmıştır. İznik Gölü çevresinde zengin topraklar ağaçların iyi bir şekilde gelişmesine imkân vermektedir. Edincik yöresinde ise zeytinlikler genelde yaşlı ağaçlardan meydana gelmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde zeytincilik yönünden önemli iller Gaziantep, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş'tır. Mardin ilinde de son yıllarda zeytin dikim alanlarında artış gözlenmektedir. Diğer yandan Şanlıurfa'nın eğimli, eşik arazilerinde büyük bir potansiyel bulunmaktadır. Kilis ve Nizip önemli zeytin üreticisi yöreleri oluşturmaktadır. Bölge alan bakımından büyük bir zeytin üretim potansiyeline sahip olmakla birlikte, yüksek sıcaklık ve yetersiz yağışlar üretim miktarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Verim: Üretimi etkileyen en önemli faktörlerden birisi olup, Türkiye’de zeytin veriminin olması gerekenden düşük seviyede gerçekleşmesi ve periyodisitenin şiddetli olmasından dolayı ayrıca önem arz etmektedir. Dekara verim, dönem başında (1990-1991) ortalama 162 kg iken %19 artış göstererek dönem sonunda (2008-2009) 192 kg’a ulaşmıştır. Türkiye’de zeytin verimi yıllar itibariyle dalgalı bir seyir izlemektedir. Nitekim bazı yıllarda zeytin veriminin 120 kg/da’a düştüğü (1992-1993 ortalaması), bazı yıllarda ise 220 kg/da’a yükseldiği (2004-2005 yılları ortalaması) görülebilmektedir. Son yıllarda yeni zeytin fidanlarının dikimi ile birlikte uygun bakım işlemleri (bakım, hasat ve sulama) ve girdi kullanımı konularında yapılan çalışmalar sonucunda zeytin veriminde artış görülmüştür. Bunun yanı sıra var-yok yılları arasındaki makasın daraldığı da bilinmektedir.  Verim miktarları bölgeden bölgeye önemli değişiklikler göstermektedir. Türkiye geneli itibariyle zeytin ağacı başına ortalama verim 14.50 kg’dır. Son yıllar ortalaması (2008-2009 yılları) dikkate alındığında, ağaç başına zeytin verimi 17.50 kg ile en yüksek Akdeniz Bölgesi’nde, en düşük 3.50 kg ile Karadeniz Bölgesi’ndedir.
Üretim: Dikim alanı ve verimdeki artışlara paralel olarak üretimde de gelişmeler yaşanmıştır. Dönem başında 870 bin ton olan üretimin %58 artışla son yıllarda 1.4 milyon tona yükseldiği görülmektedir. Türkiye’de dikim alanlarında %36, ağaç sayısında %79 artış olduğu dikkate alındığında üretim artışının verimden ziyade dikim alanlarındaki artıştan kaynaklandığı söylenebilir.  

Zeytin ağacının özelliğinden kaynaklanan periyodisiteden dolayı zeytin üretimi dalgalı bir seyir izlemektedir. 1994 yılına kadar kuraklık ve don zararı gibi iklim etkilerinin yanı sıra ekonomik faktörlerin etkisiyle de üretim düşük seviyelerde seyretmiştir. 2004 yılına kadar ise periyodisite özelliğine uygun olarak dalgalı bir şekilde üretim devam etmiş ancak ekstrem bir artış ya da azalışa rastlanmamıştır. 2004 yılından sonra iklim koşullarının genellikle ihtiyaç duyulan özellikleri karşılaması, yeni zeytin fidanlarının dikimi ve üreticinin zeytin üretimine özendirilmesiyle birlikte verim artırıcı uygulamalarda (uygun bakım, hasat ve sulama konularına yönelik çalışmalar) görülen iyileşmelerden dolayı zeytin üretimi artış göstermiştir

İncelenen dönemde söz konusu bölgelerin üretim içerisinde aldıkları paylarda önemli değişiklikler olmuştur. Marmara Bölgesi’nin toplam üretim içerisindeki payı azalırken, Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi ve diğer bölgelerin payında artış gerçekleşmiştir. Dönem sonu itibariyle üretimin yarısı (%51) Ege Bölgesi’nden sağlanmaktadır. Diğer önemli üretici bölgeler olan Akdeniz Bölgesi %23, Marmara Bölgesi ise %22 oranında üretime katkıda bulunmaktadır. Geriye kalan bölgelerin katkısı ise %4’tür. 

Türkiye’de, 2009 yılı itibariyle zeytin üretimi yoğun olarak Manisa (%16), Aydın (%13), Balıkesir (%12) ve İzmir (%10) illerinde yapılmaktadır (TUİK, 2011). Doğu Akdeniz Bölgesi’nde bulunan illere bakıldığında ise toplam zeytin üretiminden, Hatay’ın %10 Mersin’in %8, Adana ve Osmaniye’nin ise %2’şer pay aldıkları görülmektedir.
 
B. ZEYTİN TARIMI
1. ÜLKEMİZDEKİ ZEYTİN ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ
2. ZEYTİNLİK BAHÇESİ KURULMASI
2.1. Zeytin Ağacının İklim İstekleri
Zeytinciliği sınırlayan en önemli iklim etmenleri sıcaklık ve yağıştır. Zeytin yetişen yerlerde ısı ortalaması 15-20 °C arasında olmalıdır. Zeytin ağacı 25-30°C'lerde çok iyi gelişir. Dayanabildiği en az sıcaklık –7 C olup bu derecenin altında don zararı artar. Hava sıcaklığı +7°C ve altına düşünce zeytin ağacı dinlenmeye çekilir. Kış soğuklama süresinin 60-75 gün kadar olması yeterlidir. Zeytin ağacının çeşitli vegetasyon devrelerinde ısı isteği farklıdır. Tik sürgünlerin görülmesinden çiçeklenmeye kadar olan devrelerde (şubat-mart) sıcaklığın5-10°C olması gerekir. Çiçeklenme döneminde (mayıs-haziran) sıcaklık 15-20°C olmalıdır. Meyve oluşumu ve büyüme döneminde (temmuz-ekim arası) sıcaklığın 20-25°C olması gerekir. Olgunluk döneminde (eylül-ekim-kasım) sıcaklık 15°C dolayında olmalıdır. Tam olgunluk hasat sonuna dek (kasım-aralık-ocak) sıcaklık 5°C civarında olmalıdır. Yıllık 400-600 mm yağış alan yerlerde ekonomik anlamda zeylin yetiştiriciliği yapılır.
 
2.2. Zeytin Ağacının Toprak İstekleri
Toprak yönünden fazla seçici olmayan zeylin, diğer bitkilerin yetişmediği kır, çakıllı, meyilli topraklarda yetişebilirse de en iyi yetişme ortamını kalkerli, derin, kumlu, killi, havalı ve nemli topraklarda bulur. Ağır. killi, taban suyu yüksek ve kışın su biriken topraklar zeylin için uygun değildir. Ağır ve nemli topraklarda kökler yüzlek olacağından toprak işleme sırasında zarar görürler. Uygun bir kök gelişimi için toprak katmanlarında geçirimsiz, bir tabakanın (pulluk tabanı, kaya) bulunmaması gerekir.
 
2.3. Extansif Zeytin Yetiştiriciliği
Eski zeytinlikler genellikle diğer kültürlere elverişli olmayan fakir ve meyilli topraklarda kurulmuşlardır. Extansif zeytin yetiştiriciliğinde başlıca 2 yöntem uygulanmıştır. Birincisi yabani zeytinlerin (delicelerin) yerinde aşılanması suretiyle tesisler, diğeri de sökülen delicelerin ya da diğer üretim materyallerin (dip sürgün, yumru, çelik ve aşılı fidan) az verimli ve derin topraklı yerlerde dikilmeleri suretiyle kurulan tesislerdir. Yabani zeytinlerin aşılanmasıyla tesis edilmiş zeytinliklerde ağaçların beslenme ve güneşlenme yönünden birbirlerine zarar verecek şekilde sık oldukları durumlarda ürün verimlerinde azalmalar görülmektedir. Ayrıca kültürel önlemler için modern aletler kullanılamamaktadır. Çeşitli üretim materyallerinin dikimi suretiyle oluşturulan tesislerde dikim aralık ve mesafeleri çok geniş tutulmuş, zeytin ağacı sayısı dekara 10-20 adede kadar indirilmiştir. Bugün bu tip zeytinliklerde aradaki boş alanlardan yararlanmak amacıyla yapılan ara ziraatı zeytinin zayıflamasına, geç gelişmesine ve verimden düşmesine yol açmaktadır. Bu sorunlar
zeytinciliğin entansif duruma getirilmesiyle çözüme ulaştırılmıştır. Rantabl çalışmalara uygun olan yerlerde entansif zeytin bahçeleri kurulmaktadır.
 
2.4. Entansif Zeytin Yetiştiriciliği
Entansif zeytincilik şöyle özetlenebilir; Uygun ekolojik koşullarda her türlü yatırım yapılarak ve plantasyonun her türlü teknik zorunluluklarını yerine getirerek zeytinliğin verimsiz dönemini mümkün olan en kısa zamana indirmek ve en yüksek verim devresine mümkün olan en kısa sürede ulaşmaktadır.  Entansif zeytinciliğin temeli şu noktalarda toplanabilir:
1-Birim alandaki ağaç sayısının arttırılması,
2-Birim alandan alınan ürün miktarının artırılması,
3-Birim miktardaki ürüne düşen maliyet masraflarının azaltılması, Bu prensiplerin ışığında, entansif zeytinlik- tesisinin genel karakterleri:
  1. Modern zeytin bahçesi kapama zeytinlik şeklindedir ve ara mahsul yetiştiriciliği yoktur. Topografik bakımdan modern alet ve makina kullanılmasına elverişlidir.
  2. Ağaçlar aynı yıl dikilmiş olup, çeşit özelliği ve gelişim yönünden tümüyle homojendir.
  3. Plantasyonlar küçük boylu, alçaktan taçlandırılmış ağaçlardan meydana gelmektedir.
  4. Ağaçlar arası aralık ve mesafeler mümkün olduğunca azaltılmış, dolayısıyla birim alana fazla sayıda ağaç dikilmiştir.
  5. Sulama, toprak işleme, gübreleme ve mücadele vardır. Budama hafif ve ilk yıllarda sadece seyreltme şeklindedir.
 
2.5. Zeytin Yetiştiriciliğinde Üretim Metotları
2.5.1. Generatif (Eşeyli) Üretim
Bu metodun esası çekirdekten elde edilen çöğürlerin ve ergin ağaçların aşılanmasıdır. Tohumla üretmede, çoğunlukla nesillerde az veya çok bir açılma görülür.
Dünyadaki zeytin ağacı varlığının %98 ne sahip bulunan Akdeniz sahil şeridinde yer alan memleketlerde yetiştiriciliğin 19. yüzyılın sonlarına kadar kalın dal çelikleri, yumrular ve köklendirilmiş oburlar kullanılmak suretiyle yapıldığı bilinmektedir. 1880 yılından başlayarak özellikle yeni endüstriyel zeytin bahçelerinin kurulmasında-kullanılacak vegatatif materyalin, ihtiyacı karşılayamaması genaratif üretim tipinin fidan çoğaltımında ağırlıklı olarak uygulanmasında zorunluluk yaratmış ve bu yolla ihtiyacı karşılayacak çok sayıda fidanı üretmek mümkün olmuştur.
1940 yılından sonra bir yıllık zeytin çeliklerinin köklendirilerek üretim materyali olarak kullanılması konusunda başlatılan çalışmalarda büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve (Mist PROPAGATION), şişleme metodu ile geniş çapta uygulamaya geçilmiştir.
Ancak şişleme metodunda, materyal sağlama konusundaki güçlük aşılmış olmasına rağmen çok masraflı olması ve materyallerin fidan üretimine uygun olmaması gibi problemlere henüz çözüm getirilememiştir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak generatif üretim, zeytincilikte önemini korumaktadır.

 2.5.1.1. Ekilecek Tohumda Aranılacak Özellikler Ve Tohum Temini
Generatif üretimde çöğür temininde kullanılmak üzere tohumlar şu 2 kaynaktan elde edilir.
1-Olivaster (Oleaster)(Yabani Zeytinler çekirdeklerinden)
2-Kültür çeşitlerinin çekirdeklerinden.
Yabani zeytinler kolay temin edilmesine karşın, tohumluk özellikleri açısından birçok istenmeyen özellikler de gösterirler. Yabani zeytinlerin çekirdeklerinden çok çeşitli tipte çöğürler meydana gelir. Bunların gövdelerinde meydana gelen anormal dallanmalar yastıklarda karşılıklı olumsuz etkiler yapmaktadır. Oysaki kültür çeşitlerinin çekirdeklerinden daha mütecanis ve genellikle tek sürgün üzerinden gelişen çöğürler meydana gelmektedir.
Yabani zeytin çekirdeklerinin çimlenme güçleri kültür çeşitlerine göre çok zayıftır. Yabani zeytinlerin çöğürlerinde internodyum aralan çok kısa, gövde kabuklan çok incedir. Bu nedenle aşı için uygun bir ortam bulmada zorluk yaratırlar. Aşı tutma oranlan da bir hayli düşüktür. Yabani zeytin çöğürlerinin soğuğa dayanıklıkları düşüktür. Tüm bunlardan sonra yabani zeytin kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde ak delice tipinin, kara delicelerden daha uygun olacağını belirtmekte yarar vardır. Çünkü ak deliceler çeşidi özellikleriyle kültür çeşitlerine daha fazla yakınlık göstermekte ve anaçlık vasıflan kısmen daha uygun olmaktadır.
Son yıllarda zeytinci ülkelerde, generatif üretimde tohum kaynağı olarak kültür çeşitleri kullanılmaktadır. Zeytinde çekirdeklerin kabuk kalınlığının, çimlenme yüzdesi ve çimlenme gücü üzerinde önemli etkisi vardır. Çekirdek küçüklüğü çimlenme yüzdesinin düşük olacağını göstermez.

2.5.1.2.Tohumların Ekime Hazırlanması
Bunda ilk iş meyve etinin çekirdekten ayrılmasıdır. Günümüzde bu işlemde, Âcapulco tipi çekirdek çıkarma makinesi kullanılmaktadır. Bu aletin özelliği embriyoya herhangi bir zararlı etki yapmadan eti çekirdekten ayırmasıdır. Bu tip makineler Türkiye'de yoktur.
Eti çekirdekten ayırmada diğer bir yöntem danelerin yan yanya kum ve odun talaşı veya pirinç ile karıştırılarak yağ fabrikalarında sıkıştırılmasıdır. Çekirdeklerin etten ayrılmasında basit ve bizde çok kullanılan bir yöntemde, toplanan tohumluk zeytin danelerinin sert ve düzgün bir ceminde 2-3 cm kalınlıkta yayıp lastik çizmeli işçiler tarafından çiğnenmesidir. Böylece ezilen eti kısmen ayrılan çekirdekler alta geçmeyecek sıklıktaki elekler üzerinde hafif su verilmek suretiyle kalın telli fırçalarla ovulmakta ve üzerlerindeki et kalıntıları tamamıyla uzaklaştırılmaktadır. Bundan sonra çekirdekler % -5 lik kostik (NaOH) eriyiğinde çekirdek kalınlıklarına göre 15-20 dakika ile 5-6 saat arasında tutulurlar. Burada amaç özellikle yağ tabakasının uzaklaştırılmasıdır. Aynı amaç için kül suyu da kullanılabilir. Kostikle muameleden sonra çekirdekler su ile iyice yıkanırlar. Zeytin çekirdeklerinin zayıf ve çürük embriyo içerenlerinin ekilmeden önce anlaşılması için çekirdeklerin 4-6 saat süre ile tuzlu suda tutulup, su üzerinde yüzenlerin uzaklaştırılmasından sonra diğerlerinin tatlı su ile bir kaç defa yıkanmaları da uygulanan yöntemlerden biridir.
KATLAMA: Ilıman iklim tohumlarının bazılarında bir dinlenme devresinin olduğu bilinmektedir. Tohumun ana bitkiden ayrıldıktan sonra canlılığını korumasına karşın, bir müddet çimlenmemesi şeklinde oluşan durumu ortadan kaldırıp çimlenmeyi sağlayabilmek için, tohumların kış boyunca nemli bir kum veya toprak tabakası arasında tutulması gerekmektedir. Tohumun embriyosunu çimlenme olgunluğuna getiren bu işleme, katlama denilmektedir.

İyi Bir Katlama İçin Gerekli Şartlar:
1-Düşük sıcaklık
2-Nemin tohum tarafından alınması
3-îyi bir havalandırma
4-Belirli bir zaman süresi
Embriyonun çimlenme olgunluğuna gelebilmesi için 3-7 °C arası en uygun sıcaklıklardır. Tohum kuruma veya havalandırma azlığı çimlenme olgunluğuna gelmede yavaşlatıcı veya durdurucu bir etkiye neden olur. Sonbaharda hasat edilen zeytinin tohumlan hasada izleyen 2. İlkbahara kadar çimlenmezler. Tohum kabuğunun su geçirmemesi dinlenmenin esas nedenleridir.

Başlıca Katlama Şekilleri:
1- 60 cm derinlikte hendek dibine 8-10 cm taş,üzerine 5 cm kalınlıkta hafif toprak, (1/3 kum, 1/3 yanmış gübre, 1/3 funda toprağı) konur. Bunun üzerine 2 cm kalınlıkta çekirdek serilir. Tekrar 2 cm kum konulur. Hendek doldurulur en üste yine kum konur. Üst kısım hasır ile örtülür. Nem kontrol edilir. Gerekirse süzgeçli kova ile su verilir. Çekirdeklerin %10-15'i çatlayınca katlamaya son verilir.
2- Kümbet usûlü katlama; l m çapında 7-8 cm kalınlığında, zemine çakıl taşı konur. Bunun ortasına l m uzunluğunda 7-8 cm çapında delikli ve üst kısmı kapaklı bir boru yerleştirilir, l kat kum, l kat çekirdek konarak yukarıya koni şeklinde yükseltilir. Koninin etrafı 3-4 cm kalınlığında balçık şeklinde bir çamur ile sıvanır. Nem kontrol edilir. Gerekirse borudan su verilir.
3- Sandık içinde yapılan katlama; Bu usulde katlama yapılan odanın ısısı 20-25 °C de sabit tutulmalıdır. Sandıklar değişik boyutta olabilir. Sandığın tabanında havalanma ve suyun sızması için l cm çapında 8-10 delik bulunur. Tabana 3-4 cm kum serilir, üzerine l kat çekirdek, 2 cm kum, tekrar çekirdek yerleştirilir. En üst kum olacak şekilde en üst kısımda 3 cm kalana kadar sandık doldurulur ve çuval serilir. 7-10 günde bir ılık su ile sulama yapılmalıdır.
 
2.5.1.3. Tohum Ekimi
Ekimde soğuk yastıklar, sıcak yasaklar ve seralar kullanılır. Yastıkların hazırlanmasında toprakların her yıl değiştirilmesi, temizlik ve hastalıklarla mücadele açısından gereklidir.
Soğuk Yastıklar: Sonbahar ekimi, iklimi müsait yerlerde uygun olabilir. Ekim zamanı eylül-kasım aylandır. Metrekareye 3-6 kg tohum atılır, üzerine 1/3 kum, 1/3 funda toprağı, 1/3 yanmış elenmiş gübre karşınımdan 2-4 cm lik kapak atılır, süzgeçli kova ile sulanır. Ot alma, sulama, soğuktan koruma, kaymak kırma gibi bakım işlemleri yürütülür.
Sıcak Yastıklar: Doğu-Batı istikametinde hazırlanırlar, l m. genişlikteki yastıkların kuzeye bakan tarafları 50-60 cm güneye bakan tarafları ise 20-30 cm yüksekliktedir. Tabana 15-20 cm kalınlıkta yanmış hayvan gübresi bunun üzerine 1/3 oranında kum, yanmış gübre, funda toprağından 15-20 cm. konur. Daha sonra çekirdekler konur, 2-4 cm.lik harç ile örtülür. İyice bastırılır, can suyu verilir. Bu yastıklarda ekim zamanı ekim-kasım aylandır. Yastıkların üzeri cam çerçeveyle kapatılır. Don yapabilecek havalarda ayrıca üzerlerine hasır örtülür. Bu tür yastıklarda çekirdekler daha erken ve daha iyi çıkabilir.
Seralar: Sulama, havanın nisbi nemi ve ısı tekniğine uygun şekilde a-yarlanır. Seralarda ekim zamanı, Ekim ayının sonlandır. Seradaki yastıkların tabanına 4-5 cm çakıl döşenir. Üzerine 15 cm. funda toprağı, onun üstüne 10 cm. harç yayılır, sulanır ve çekirdekler serilir, daha sonra 3-4 cm harç serilip süzgeçli kova ile can suyu verilir. Sera içinde uygun ısı 23-25 °C nisbi nem ise %70 olmalıdır.
 
2.5.1.4. Çöğürlerin Şaşırtılması ve Aşılanması
Yastık ve seralarda çimlenip gelişen çöğürlerin şaşırtma tavalarına nakli Mart sonunda başlar, nisan ayında devam eder. Bu dönemde çöğürler 6-8 yapraklı hale gelmişlerdir. Metrekareye 7-8 kg yanmış koyun gübresi toprakla iyice karıştırılıp tavalar hazırlanır. Dikimden l gün önce. Yastıklardaki çöğürler güzelce sulanır. Böylece sökümleri kolaylaşır. Bozuk olan çöğürler atılır. Sağlam olanlar 10x10 cm. aralıklarla dikilir. Dikimden sonra can suyu verilir. Daha sonra tavalarda ot ayıklama, çapalama, gübreleme, sulama, ilaçlama gibi kültürel işlemler yapılır.
Şaşırtma tavalarına dikimlerinden 1 yıl sonra yaklaşık 30-70 cm. boya ve boğaz noktasında 5 mm. çapa erişince (kurşun kalem kalınlığında) aşılanır. En uygun aşı çoban aşısıdır. Çoban aşısında kalemler bir yıl önceki sürgünlerden alınır. Kalemler 2 yaprak, 2 göz içermelidir. Yaprakların 2/3 ü kesilerek su uçma yüzeyi azaltılır. Aşı yapmak için fazla rüzgarlı olmayan günleri seçmekte yarar vardır.
 
2.5.2. Vegetatif üretim
Bu metodun esasını çelik, obur, yumru, sürgün gibi ağaç parçalarının köklendirilmesi oluşturur. Bu metotla her fert kendi irsi vasıflarını devam ettirir. Çöğür aşılama ile fidan yetiştiriciliğinin uzun zamana gereksinim göstermesi ve yeterli sayıda fidan elde edilemeyişi nedeniyle vegetatif yolla fidan üretimine önem verilmesi gerekmektedir. Vegatatif üretim yöntemleri Yumrularla, Dip sürgünleriyle (Obur, kanırtmaç) ve Çeliklerle yapılabilmektedir.
 
2.5.2.1. Yumru ile üretim
Zeytin ağaçlarının gövde veya turpu üzerinde oluşan şişkinliklere, yumru denir. Bu yöntem Türkiye'de Güney Anadolu bölgesinde uygulanmaktadır. Su ve sulama imkanı kıt olan yerlerde uygundur. Yumrular kalem ile anacın uyuşmazlığında budama veya çarpmadan oluşan yaraların kapatılması sırasında yaşlı, bakımsız, yeterince aktivite göstermeyen ağaçlarda oluşur.
Yumrular genellikle 0,5-5 kg ağırlıktadır. Ağaca zarar gelmeyecek şekilde bir ağaçtan 2-5 yumru çıkarılabilir. Kurak yerlerde dikilecek yumruların ağırlıkları fazla olmalıdır.

2.5.2.1.1. İyi bir yumrunun özellikleri
1-Yumrunun kabuğu yeterince kalın olmalı kabuk yaralanmamalıdır.
2-Kabuk altındaki odun kısmı kalın ve sağlıklı olmalıdır:
3-Yumrular açık renkli, düzgün kabuklu olmalı, üzerinde uyur gözlerin olduğunu gösterir hafif kabaralar olmalıdır.
4-Yumru çıkarılırken odun kısmı oldukça düzgün olmalıdır.
5-Yumrudan çıkan sürgünler, fazla dallar kesilmelidir.
Ağaçtan çıkarılan yumru hemen dikilmezse serin, rüzgar tutmayan gölge bir yerde 24-28 saat saklanabilir. Daha uzun süre bekletmek yada bir tarafa nakletmek zorunun ise, ıslak çuval talaş veya yosun arasında bilhassa nem kaybettirmeyen naylon keseler içinde 8-10 gün dayanır. Uzun zaman kurak şartlarda kalmış yumruların dikimden evvel 3-5 saat su içinde bırakılarak şişirilmesi gerekir.

2.5.2.1.2. Yumruların Dikileceği Çukurların Hazırlanması ve Dikim Zamanı
Yumruların dikileceği çukurların derinlik ve genişliğine kadar fazla olursa o kadar iyi olur. Bu ağır topraklar için 100x100x80 cm hafif topraklar için 80x80x80 cm olmalıdır. Dikim mevsimi olarak Kasımdan Nisana kadar devam eder.îyi bakım şartlan sonucunda 35-40 gün sonra sürgünler toprak yüzeyine çıkar.Dikim yapılacak toprak ağır ise dibine 15-20 cm taş ve çakıl bunun üzerine 35-40 cm gübre karıştırılmış üst toprak yumrunun üzerine 3-4 cm kalınlığında kum veya alüviyal toprak, serpilir. Çukurun kenarları aynı seviyeyi alıncaya kadar gübre+toprak karışımı konur. Yumru toprağın 20 cm altında kalmalıdır. Bu miktar ağır topraklarda 10 cm, süzek topraklarda 30 cm olmalıdır, süzgeçli kova ile sulanmalıdır. Toprak yüzeyinde oluşan kaymak tabakası kırılmalıdır. Yumrunun üzerine taş, tahta, toprak, samanla gölgelik yapılır. Buna evcik denir.

Evciğim Faydaları:
1-Toprak kabarık ve yeterli nemde kalır.
2-Yumrudan çıkan sürgünler güneş ve rüzgardan korunur.
3-Her sulama sonunda kaymak kırma zorunluluğu ortadan kalkar.
4-Daha fazla su kullanılmasını önler. Sürgünler 35-40 cm olunca evcik kaldırılmalıdır.
 
2.5.2.1.3. Yumrudan Üretmenin Yararları
1-Yumrular iyi seçilip tekniğine uygun dikilirse tutma oranı yüksek olmaktadır.
2-Kültür çeşitlerinden alınırsa aşı zorunluluğu ortadan kalkar.
3-Yumrudan yetiştirilen ağaçlar daha düzgün olmaktadır.
4-Doğrudan yerlerine dikildiklerinde kısa sürede fidan üretimi gerçekleşmektedir.
5-Yaşlı zeytinlik varsa masrafsızca yumru elde etmek mümkündür.
 
2.5.2.1.4. Yumrudan Üretmenin Sakıncaları
1-Yumrular genç ve ürün vermekte olan ağaçlardan alınırsa ağaç yıpranır, verimden düşer.
2-İstenilen çeşitten yeterli büyüklükte ve çok miktarda yumru bulmak güçtür.
3-Anaç delice olan ağaçlardan alman yumrularda, tekrar aşı yapılma zorunluluğu vardır.
 
2.5.2.2. Dip Sürgünleriyle Üretim
Zeytin ağaçlarının turpundan çıkan sürgünlere dip sürgünü denilmektedir. Bu sürgünler kendi yumrularını geliştirdikleri zaman ana yumrudan çıkarılıp fidanlık tesis edilecek yerlere dikilirler. Bu yöntemin diğer bir adı da kanırtmaçtır. Dip sürgünleri yabani ise dikimden 2-3 yıl sonra kalem veya göz aşısı yapılır. Bu üretim şekli daha çok Marmara Bölgesinde uygulanır.

2.5.2.3. Çelikle Üretim
1-Kalın dal çelikleriyle: Bu çok eski zamandan beri bilinen yöntemdir. Gövde ve dallarında bol miktarda durgun ve sürgün gözlerin bulunması nedeniyle çok yaşlı kısımlar bile kolayca köklenmektedir. Bu metod İspanyada uygulanmakta üç ve daha yaşlı dallardan alınan çeliklerdir. Bu çeliklerin boylan 25-30 cm. çaplan ise 3-5 cm olmalıdır. Üzerinde yosun bulunmayan, hastalıksız çelikler alınmalıdır.
2-Yapraklı yeşil çeliklerle: Kış dinlenme zamanı alınabilirler. Marttan sonra yapılacak dikimlerde ise yeterince köklenemezler. Donlu havalarda dikim yapılmayıp, çelikler uygun zamana kadar uygun şartlar altında saklanmalıdır. İstif edilen yerde hava boşlukları bulunmalıdır.

2.5.2.3.1. Toprağın Hazırlanması ve Dikim
Dikilecek toprak derin, zengin, süzek ve yeterince nem tutmalıdır. Dikimden önce derince sürülmelidir. 30-40 cm derinden sürülerek toprakta hendekler açılır. Sıralar arası 40-120 cm arasında değişir. Çelikler sıralar içine 45°.ük bir meyille veya yatay olarak yerleştirilirler. 45°lik meyille yerleştirilen çelikler arasında 40-50 cm. mesafe olmalı. İri kalın çelikler ise 10-15 cm. aralıkla yatay olarak dikilmelidir. Üzerleri 2 cm kalınlıkta toprakla örtülmelidir. Dikim sıralan bol su ile sulanmalıdır. Yaz devresinde sulama ot alma, çapalama, hastalık ve zararlılarla mücadele gibi işlemlerin yapılması gerekmektedir. 1. gelişim yılı sonunda bırakılan 2-3 sürgün dışında yeni gelişen sürgünler varsa, bunlar çıkarılmalıdır. Bırakılan sürgün yan ve doruk dal üzerinden 5-15 cm lik uç alınmalıdır. Normal gövde kalınlıklarını aldıklarında 40 cm den tepeleri vurulur. Dağıtılacak fidanlar en az 1,5 cr.ı çapında olmalıdır.Fidanlıklarda 2-3 yıl bakımları yapılan fidanlar asıl yerlerine dikilmek üzere dikim mevsiminde sökülürler. Toprak, sökümden 1-2 gün önce sulanmalıdır. Gövdeleri 40 cm, kökleri 10-15 emden kesilir. Yan dallar çıkarılır. Fidanlar dikime hazır hale getirilir.

2.5.2.3.2. Yapraklı Yeşil Çeliklerle Şişleme Şartların da Zeytin Fidanı Üretimi
Bir yaşlı yarı odunsu yapraklı çeliklerin hormonla muamele edilmek suretiyle özel şekilde hazırlanmış seralarda ve özel şartlar altında köklendirilmesidir. Bu metot ilk defa Süs Bitkilerinde uygulanmıştır. Ülkemizde üretilen zeytin fidanlarının %80 i bu yolla üretilmektedir. Köklenmeye Etki Eden Faktörler:
1-Çeliklerin alınma zamanı İlkbahar (Şubat sonundan Nisan ortalarına kadar) ve yaz (Temmuz sonundan Eylül başına kadar) olan devrelerdir.
2-Çelik tipleri köklenmede rol oynamaktadır.
Köklendirmeye alınacak tek senelik sürgün, dip, orta ve uç çelik diye 3 kısma ayrılmaktadır. Bir senelik sürgünün dalla birleştiği yerden itibaren 12-15 cm lik kışımı dip, bundan sonraki 12-15 cm lik kısmı orta ve uçta kalan kısım uç çelik diye adlandırılır. Yaz aylarında alınan çelikler için dip ilkbaharda alınan çelikler için orta kısımların kullanılması tavsiye edilmektedir.
3-Köklenmeyi teşvik edici maddelerin etkisi îndolbutirik asit (IBA), (IAA) indolasetikasit ve naftalenasetikasit (NAA) ayn ayrı veya birlikte kullanılmış hepside iyi bir sonuç vermiştir.Bunlardan en çok IBA 2000-4000 ppm'lik solüsyonu kullanılmaktadır. Bu solüsyona dikimden hemen önce 4-5 saniye süre ile çeliklerin 2-2,5 cm. lik dip kısımları daldırılıp, hemen dikim yapılmalıdır.
4-Köklenmede ısının etkisi; Çeliklerin köklenmesinde ortam ısısının çok önemi vardır. Isı 20-25 °C olmalıdır. Sıcaklığı sabit bir derecede muhafaza etmek gerekir. Gece ile gündüz arasındaki sıcaklığın farklı olduğu yerlerde seranın ısıtılması gerekir.
5-Köklenmede nemin rolü; Ortam nemi %90-95 civarında olmalıdır. Bu derece yüksek nem, yapraklı dikilen zeytin çeliklerinde evaporasyonu ve dolayısıyla solmayı önlemek içindir.
6-Köklendirme Ortamının Etkisi; Köklendirme ortamı; köklenme süresince çelikleri yerinde tutar, çeliklere su temin eder, çelik tabanına hava temin eder.Köklendirme ortamı olarak en iyi sonucu perlit vermiştir.
7-Kullanılan çeşitlerin köklenmeye etkisi:
Domat çeşidi %20-25
Memecik çeşidi %30-35
Ayvalık çeşidi %60-70
Gemlik çeşidi %80-90
Manzalina %95-100 oranlarında köklenirler.
 
2.5.2.3.3. Şişleme Metodu ile zeytin fidan, üretiminde takip edilecek sıra
Çelikler yeni tesis edilmiş zeytinliklerdeki veya anaçlıklardaki genç zeytin ağaçla, bir yıllık sürgünlerinden hazırlanmaktadır. Çeliğin alt kısmındaki bir gözün hemen altından düzgün olarak kesilmesi ve alttan 4 yaprağın koparılarak üstteki gözün üzerinden meyilli bir şekilde kesilmesi suretiyle yapılmaktadır. Böylece 12-15 cm. uzunlukta hazırlanmış olan her çelik 6-8 yaprak içermektedir. Gölge ve kapalı bir yerde hazırlanan çelikler 25'lik demetler haline getirilerek alttan sıkıca bağlanırlar. Bu demetler halindeki çeliklerin dip kısımları derin bir kapta bulunan hormon eriyiğine 5 saniye müddetle batırılır. Hormonlanmış çelikler sele veya sepetler içinde köklendirme seralarına taşınır. Köklendirme yastıklarına m2 ye 800-1000 çelik isabet edecek şekilde dikilirler. Dikimle birlikte şişlemeye de başlanır. Normal olarak ilk günlerde 10 dakika ara ile 8 saniye süre ile şişleme yapılır. Kök uzunluğu 2,5-3 cm'i bulunca şişleme daha uzun aralıklarla yapılmalıdır. 40-45 günlerde ise bu aralık 30  dakikaya çıkarılmalıdır. Bu süre içinde haftada l veya 2 kez gübre solüsyonu verilmelidir. Köklenmenin tamamlandığı devrede çelikler 8x12 cm boyutlarındaki saksılara şaşırtılmaktadır. Ayrıca şaşırtma içinde jiffy saksıları ve küçük naylon torbalarda kullanılmaktadır. Dikimden sonra aynı serada 3-5 gün bırakılan saksılar şişlemeye tabi tutulurlar. Saksılara, naylon torbalara dikilmiş olan çeliklerin dış şartlara alışmalarını kolaylaştırmak için nispi nemi daha düşük II. seraya alınmaları gerekmektedir. Burada gelişmesini tamamlayan çelikler 50-80 cm.i bulunca dışarıdaki fidanlığa veya daha büyük naylon torbalara nakledilmektedir.
Bu şekilde yapılan zeytin fidan yetiştiriciliğinin avantajları;
1-Daha kısa zamanda fidan elde edilmektedir.
2-Tüm fidanlar homojen olmakta zeytinliklerde daha standart olup erken ürüne yatmaktadır.
3-Anacın kalem üzerindeki kötü etkileri yok edilmektedir.

2.6. Zeytin Fidanı Dikimi ve Dikim Şekilleri
Uzun ömürlü bir bitki olan zeylinin dikimden önce, dikimle ilgili bir çok konunun önceden bilinmesi ve gerekli işlemlerin yapılması gerekir, iyi bir planlama, kurulacak zeytinlikten uzun yıllar bol ve kaliteli ürün almayı kolaylaştırır.

2.6.1 Toprak İşleme
-      İşlemeyle gevşek bir strüktür oluşturularak erozyon büyük ölçüde önlenir.
-      Mekanik olarak yabani ot mücadelesi yapılır.
-      Kökler ve topraktaki mikroorganizmalar için gerekli hava sağlanır.
-      Hastalık ve zararlıların gelişme ortamı toprak ait üst edilerek bozulur.
-      Toprağın yeterince havalanması nedeniyle ağaçların çabuk uyanması sağlanır. Tüm bu nedenlerden dolayı zeytinlik tesis edilecek arazi fidan dikiminden birkaç ay Önce sürülerek hem sonbahar ve kış yağırlarının toprakta yeterince birikmesi, hem toprağın         havalanması ve hem de kök, taş vs. maddelerden temizlenmesi sağlanır. Toprak mutlaka derin (40-50 cm) sürülmesi ve pulluk tabanı kırılarak bu tabakanın kök gelişimine yapacağı olumsuz etki ortadan kaldırılmalıdır.
-      Sonbaharda ilk yağmurlardan sonra yüzlek sürüm (15-20 cm) yapılıp, diskaro çekerek arazi düzeltilmeli ve fidan dikim yerleri işaretlenecek duruma getirilmelidir.

2.6.2. Toprak Hazırlığı
Zeytinlik kurulacak ara/ide taban suyu yüksekse ve su birikimi de oluyorsa drenaj çukurları açılmalı, sulama yapılacaksa toprak tesviyesi yapılmalıdır. Ülkemizde zeytinliklerin büyük bölümünün eğimli arazilerde olduğu düşünülürse, bu yerlerde kurulacak zeytinliklerde erozyonu önleyici ve su muhafazasını sağlayacak önlemler alınmalıdır.  
%2-5 meyilde kültürel toprak muhafaza önlemleri alınır. (Balık sırtı toprak işleme yapılır.) Bunun için biraz kazarak topraklar sıra üzerine çekilmelidir. Böylece su ve besin maddeleri sıra arasında toplanacak ve zamanla toprağa işleyecektir. %5-15 meyilde kanal teras yapılır, kontur dikim uygulanmalıdır. Kher 3 sırada bir açılır. 2-3 yılda bir temizlenir. Kanalların önüne su geçiren fazla yüksek olmayan engeller 10-15 m arayla yapılırsa yağış sulan ile gelen ot ve çalılar k tıkayacak kadar yığıntı yapamaz.
%15-45 meylide mutlaka seki teras yapılmak ve kontur dikim uygulanmalıdır. Kazılan toprak örülen bir sekinin içine atılır. Duvarlar geriye doğru meyillidir. Duvarın üst kısmı su kanalcığından biraz yüksek yapılır.
%45'ten fazla meyilde zeytinlik tesisi ekonomik olarak uygun değildir.

2.6.3. Fidan Dikim Şekilleri
Zeytinliğin kurulacağı yerde işleme durumu, ara ziraatı yapılıp yapılmayacağı ve arazinin eğimi gibi konular göz önüne alınarak çeşitli dikim şekilleri uygulanır.
a)Kare Şekilde Dikim. Köşeleri dik arazilere ve küçük alanlara uygulanır. Sıra arası ve sıra üzeri mesafeler eşittir. Her yönde işleme yapmak olasıdır.
b)Dikdörtgen Şekilde Dikim: Daha çok ara ziraati yapılmak istenen yerlerde uygulanır. Sıra üzerleri daraltılıp, sıra araları genişletilerek dikim yapılır. Bu şekilde sıraların Kuzey-Güney yönünde olmasına dikkat edilmelidir. Böylece ağaçların günün her saatinde güneşten yararlanmaları sağlanır.
c)Üçgen Şeklinde Dikim: Bu şekilde dikimde ağaçlar birbirine eşit uzaklıktadır. Her ağaç eşkenar bir üçgenin köşelerinde yer almıştır. Geniş ovalarda, ara ziraat yapılmayan yerlerde uygulanır. Hafif meyilli yerlerde ağaçlar meyil yönünde çaprazlama bir durum gösterdiğinden bu dikim şeklinin uygulanması yararlıdır.
d)Kontur Dikim: Eğimli yerlerde toprak ve su muhafaza önlemleri olarak setleme yapılmasından sonra uygulanacak dikim şekli mutlaka kontur dikim olmalıdır.
Arazinin aynı yükseklikteki yerlerinden geçirilen setlerin aralarındaki mesafeler her yerde aynı değildir. Ağaçlar düzensiz bir dağılım göstereceğinden çapalama, sulama, ilaçlama ve hasat işleri de kolay olmaz. Bu nedenle tesviye eğrilerine göre dikim yapmak suretiyle bu sakıncalar ortadan kaldırılabilmektedir.

2.6.4. Fidanlar Arasındaki Mesafe
Zeytinlik tesis ederken dikim aralıkları kuracağımız zeytinliğin exstansif ya da entansif olmasına, bölgenin iklimine, toprak karakterine ve çeşide göre hesaplanır. Zeytinlik tesisinde dikkat edilecek konulardan biri de sıraların yönüdür. Bölgenin sert esen rüzgarının yönü bilinmeli ve ağaç sıralan rüzgar yönüne bakmalıdır. Eğimli arazilerde eğim Doğu-Batı istikametinde ise sıralar Kuzey-Güney yönünde; eğim Kuzey Güney istikametinde ise sıralar Doğu-Batı yönünde olmalıdır. İki Tip Zeytinlik Tesis edilebilir.
a)Exstansif: Gövde yapısı yüksek, taçlanması yukarıdan yapılan Zeytinliklerdir. Bu Zeytinlikler daha çok fakir yapılı ve meylin fazla olduğu arazilerde uygulanır. Eski kurulan Zeytinlikler bu şekilde kurulmuştur. Aralık mesafeleri ise:
Kır arazilerde 7X7-7X8-8X8
Kır taban arazilerde 7X8-8X8
Taban arazilerde 10X10 - 10X12 - 12X12 metredir.
b)Entansif: Gövde yapısı kısa. taçlanması aşağıdan olan Zeytinliklerdir. Daha çok zengin yapılı topraklarda, meyili az olan arazilerde uygulanır. Bu zeytinliklerde, birim alana düsen ağaç sayısı fa/la, yeşil aksamın oranı daha fazla olup hasadı ve diğer mekanizasyon daha kolay ve ekonomiktir. Aralık mesaileri ise:
Kır taban arazilerde 6X6-5X7
Taban araziler için 7X7 • 7X8 metredir.

2.6.5. Bölge Koşullarına Uygun Çeşitlerin Seçilmesi
Zeytin ağacı uygun koşullar bulduğunda ve iyi bakıldığında gelişmesi ve ürün vermesi oranda artmaktadır. Doğal seleksiyon sonucu bölgelerine hakim olmuş bazı zeytin çeşitleri vardır, özellikle toprak ve iklim koşullarına göre kendilerini adapte etmiş durumdadırlar. Örneğin; Memecik, İzmir sofralık zeytin çeşitleri nispeten kurağa dayanıklı, Ayvalık zeytin çeşidi ise bu konuda daha hassastır. Diğer taraftan Gemlik, Domat, Memecik çeşitleri soğuğa dayanıklıdır.

2.6.6. Fidan Dikim Zamanı Ve Dikim Tekniği
Bölgemizde Fidan dikimi Aralık ayı babından mart ayı sonuna kadar devam eder. Zeytin fidanı dikiminde de, diğer fidan dikimlerinde olduğu gibi dikim tahtası kullanılır. Zeylin fidanı çukurları, toprak yapısına ve toprak zenginliğine göre kır ve kır taban arazilerde 100x100x100 cm. Taban ara/ilerde ise 80x80x80 cm boyutlarında açılır. Dikimde, eğer elimizde araz/inin toprak tahlil raporu var ise o verilere göre temel gübreleme yapılır. Toprak tahlil raporu yok ise açılan çukurun dip kısmına 1-1.5 kg. Triple Süper Fosfat Gübresi (Temel gübreleme), eğer arazimiz potas bakımından fakir ise bu gübrenin içine 0,5 kg. Potasyumlu gübre de konulur. Bu gübrenin üzerine 2-"3 kürek üst toprak koyarak çukur içinde paçal yapılır. Bu gübre karışımının üzerine dikimde kullanacağımız harç (1/3 üst toprak 1/3 mil 1/3 yanmış hayvan gübresi), koyulmalıdır. Fidan etrafına harçlı toprak konur ve hafifçe bastırılarak sıkıştırılır. Sıkıştırmanın daha çok verilecek can suyu ile yapılması e_n.uygunudur. Eğer hazırladığımız harcımız yetersiz ise, çukur açarken çukurun bir kenarına ayırdığımız üst toprak fidanın etrafına konur.

2.6.7. Dikimden Sonra Yapılacak Bakım İşleri
Fidan dikimi sırasında çıkan delice sürgünler var ise onlar alınır. Verilecek taç şekline uygun olmayacak durum almış sürgünler var ise onlar çıkarılır. Bunu dışında fazla bir budama işlemi yapılmamalıdır. Fidanlara yaz aylarında yağış ve toprağın tav durumuna göre gerektiğinde su verilir. Bunun dışında yüzeysel olarak toprak işlemesi yapılır. Fidan çukurlarındaki otlar alınır.

3. ZEYTİN BAHÇESİ BAKIMI
Zeytinlik bakımında budama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, toprak işleme ve yabancı ot kontrolü ile zeytinliklerde sulama işlemeleri söz konusudur.

3.1. Zeytin Ağacının Budanması
Zeytin ağacının hayat devresi, gençlik, verimlilik ve yaşlılık devreleri olarak ayrılabilir. Bu devrelerde ağaçların çeşitli organları arasındaki ilişkiler değişiktir. Gençlik çağı boyunca genel beslenme içinde kök sisteminin «kişi, yaprak sistemininkine baskındır. Fakat bu dengesizlik, çatı geliştikçe azalır. Verim çağında yıldan yıla birbirine baskın şekilde, meyve verimi ve vegetatif gelişmeye yönelik faaliyetler görülür. Yaşlılık devresinde hayat faaliyetleri yavaşlamıştır ve ürün verimi düzensizdir. Zeytin ağacında diğer önemli bir husus odun-yaprak ilişkisidir. Gövde ve ana dallardaki odun miktarı ile yapraklar arasındaki bu ilişki "Taç dengesi" olarak da ifade edilir. Bu durum yaprak-odun ilişkilerinin tümünü veya "taçtaki" ahengi ortaya koyar.
 

3.1.1. Budamaya İlişkin Bilinmesi Gerekenler
3.1.1.1. Budama Zamanı
Ağaçlar yılın her zamanında budanabilir ancak budama soğuğa karşı ağacın direnci azalacağından soğuk tehlikesi olan yerlerde şiddetli soğuklar geçtikten sonra yapılmalıdır. Ilık yerlerde kışın veya ilkbaharda yapılır. Kanserde bulaşık yerlerde yağışsız ve sıcak bir mevsimde, çok bulaşık durumda yaz içinde budama yapılmalıdır. Kurak bölgelerde budama mümkün olduğunca geç yapılır. Zira budamadan önce yağış miktarının bilinmesi gerekir. Diğer meyve türlerinde olduğu gibi zeytin ağaçları da çok zayıf veya çok kuvvetli değil, orta kuvvette oldukları zaman en verimli olurlar. Sulama, gübreleme, budama, gibi bakım işleri ile bu durum sağlanabilir.
Budamaya başlamadan önce ağaçların durumu gözden geçirilir;
-İyi bir mahsul alınmışsa, orta bir budama yapılır.
-Yağış kıt, sulama yapılmamışsa ağır bir budama yapılır.
-Toprak şartlan iyi, gübre ve suda kullanılmışsa hafif budama yapılır.
-Hastalık ve zararlıların etkisi ile zayıflamışsa ağaçlar daha fazla budanır.
Soğuk kış devrelerinden sonra soğuk zarar görmüş ağaçlarda yaprak dökümü, kabuk çatlama, filiz kurumaları olur. Böyle ağaçlardan zarar görmemiş gözlerden ilkbaharda bol sürgün meydana gelir. Eğer soğuktan hemen sonra kesim yapılırsa zarar görmemiş gözlerden sürecek sürgünler kesilmiş olabilir, o nedenle soğuk zarar görmüş ağaçlarda kesim işini Haziran-Temmuz da yapmak gerekir.

3.1.1.2. Budama Uygulamasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
-Zeytin ağacında kesim işine ağacın tepesinden başlanarak aşağıya doğru inilir. Ağacın üst kısımları daha çok özsu çektiğinden aşağı kısımlara göre daha ağır budamaya tabii tutulurlar.
-Ağaç üzerindeki oburlar kesilir. Ancak eğilmiş, uzamış, zayıflamış dallardan çıkan bu dalların yenilenmesinde kullanılacak oburlar bırakılabilir.
-Kurumuş çok zayıflamış dallar kesilir.
-Yapraklı bir sürgünün ucu kesilir. Uç alma daha çok şekil budamasında kuvveti azaltacak filiz ve dallarda uygulanır.
-Bir dalın alabildiğine uzamasını önlemek için dal kısaltılarak geriye alınır.
-Don, dolu, sırık, haşere zararları yanında kanser bulaşmasına, budamada sebep olabilir. Zeytin kanseri görülen yerlerde yazın, kurak mevsimde budama yapılmalı, budama nemli havada yapılıyorsa budama aletleri dezenfekte edilmeli, budamadan sonra ilaçlama yapılmalıdır.
 
3.1.2. Genç Ağaçların Budanması ve Terbiyesi
Genç ağaçlarda kısa zamanda iyi bir çatı teşkil edilmesi ve tacın istenen büyüklüğe erişerek verimli hale gelmesi istenir. Genç ağaçlara istenen şeklin verilmesinde gelişmeyi sekteye uğratacak aşırı kesimlerden kaçınılmalıdır. Her ne kadar genç meyveye yatmamış zeytinlerin budanması vegetatif gelişmeyi geriletirse de kuvvetli bir gövde ve ana dal sistemi elde etmek üzere ilk yıllar bazı budamaların yapılması da gereklidir. Zeytin ağaçlarına goble, koni, serbest vazo v.s gibi çeşitli şekiller verilmektedir. Bununla beraber genç ağaçları bir tek gövde ve 3-4 ana dallı olarak şekillendirmek genellikle uygun düşmektedir.
Bu gövde ve çatının teşekkülü ilk bir-iki gelişme mevsiminde geliştirilebilir. Bu amaçla istenen yükseklikteki (30-60/ cm.) bir gövde üzerinde iyi dağılmış ve aynı noktadan çıkmayan ana dallar seçilir. Bunların geliştirilmesine gayret edilir. Gövdeden ve dipten çıkan sürgünler kesilir. Bütün yaz bu işlemlere devam edilir. Ayrıca gövdeyi güneş yakmalarına karşı korumak ve gövdeden obur çıkışını önlemek üzere, kağıt ve benzeri maddelerle gövdeler sarılabilir. İkinci yaz boyunca da ana dal seviyesinde görülecek fazla sürgünler ve dip sürgünler kesilir. Bu işler yazın yapılmamışsa ve kanser tehlikesi yoksa kışında yapılabilir. İlk yıllar genç ağaçların üst kısmında islenmeyen dallar dışında dal kesimi yapmamak veya çok az kesim yapmak gerekir. Daha sonra 3-5 yıl ana dalların teşekkülü sağlandıktan sonra ikinci ana dalların geliştirilmesi safhası başlar. Bu zamanda taç da dal yoğunluğu arttığından dal seyreltmesi yapılır. Bu budamayı bir defada değil, birçok yılları içine alan bir devrede uygulamak uygun olur. Ağaçların hafif ve sistemli bir şekilde budanması, mahsuldarlığın gerilemesini önler. İkinci dal sisteminin birçok yıllara dağılarak şekillendirilmesi, çok yapraklı ve geniş "meyve kafesi" oluşmasını sağlar.

3.1.3. Verimli Ağaçların Budanması
Yetişkin ağaçlar, kök-yaprak ve yaprak-odun faaliyetleri yönünden belirli bir dengeye erişmiş, meyve verimleri yüksek ağaçlardır. Ağaçlar büyüdükçe ve yaşlandıkça daha fazla meyve verirler; kendi hallerine bırakılırlarsa taç dengeleri bozulur. Mahsul kafesinde, kuru kısımlar ve zayıflamış sürgünler artar. Mahsul kafesi, ağacın en altından tepesine kadar yuvarlak 1 m. kadar derinlikte bir tabakadan ibarettir. En yüksek ürünü alabilmek için, bu kafesi yanlarda ve üstte sıhhatli ve verimli şanlarda tutmak gerekir. Tepede sıklığın artması, kurumuş kısımların ve canlı dallarda seyreltmeyi gerektirir. Böylece havalanma ve ışıklanma ile özümlemenin daha iyi şekilde yapılması sağlanır. Ayrıca seyreltme ile toplama ve ilaçlamada kolaylaşır, hastalık ve zararlıların gelişmesi de önlenir. Zeytin ağacından alabildiği besin maddesinden fazla mahsul verme temayülü vardır. Fazla mahsûl alındığı yıllar ekseriyetle yıllık sürgünlerin büyümeleri yetersiz kalır. Ertesi yıl meyve verimi oldukça düşer. Bir yıl ürün verip bir yıl vermeme haline periyodisite denir. Bu durum elverişli olmayan şartlarda daha çok görülür, iyi bakım ve besleme şartları uygun bir budama ile ağacın tabiatında mevcut olan periyosite (alternans) yi hafifletmek mümkündür. Zeytinciler çoğunlukla ağacın alternans temayülüne uyarak iki yılda bir ürün almayı kabullenirler. Buna göre de iki yılda bir dolu yılında hasadı takiben budama yaparlar. Böylece alternansı bir ölçüde tahrik de ederler. Budamada asıl amaç, ağaçta mahsulün çok olduğu zaman fazlasını biraz olsun atmaktır. Bu maksatla bol mahsul öncesinde bir budama yapılması gerekir. Ayrıca alternansı önlemek için dolu yılında meyve tutumundan hemen sonra meyve bağlama sahasında normal meyvede filizleri muhafaza ederek aşın yüklü ve küçük sürgünleri kesmek sureti ile bir seyreltme yararlıdır. Bu tür seyreltmeden amaç az yaprak ve çok meyveyi atmaktır. Böylece meyvenin atılması ile ağaçlar bir miktar sürgün yapma imkânına kavuşmuş olur. İki yıl da bir budama yerine her yıl yapılan hafif bir budama genellikle verim yönünden en iyi sonucu vermektedir.

3.1.4. Gençleştirme Budaması
Zeytinliklerde yaşlanma veya hatalı bakım, budama, şiddetli kuraklık, aşın soğuklar, hastalık veya zararlılar nedeniyle vaktinden önce verimden düşen ağaçlarda gençleştirme budaması yaparak iyi bakım tedbirleri ile tekrar mahsuldar hale getirmek mümkün olur. Zeytin, gençleştirme budamalarına en dayanıklı ağaçların başında gelir. Yaşlı ve verimden düşmüş ve zeytinliklerin gençleştirilerek ıslahı genellikle taçta, ana dallar seviyesinde ve gövde seviyesinde, ayrıca dipten toprak seviyesinden olmak üzere üç esasa göre yapılmaktadır.
 
3.1.4.1. Taçta İskelet Budama
Bu budama uzun yıllar ihmal görmüş yada aşırı kuraklık şiddetli soğuk veya hastalık ve zararlıların tahribatı sonucunda-taçla verimden düşmüş ve gerileme görülen ağaçlarda uygulanır.Burada esas kaide ağacın üst ve yan uçlarında bilek kalınlığındaki dallar muhafaza edilir, çapı 3-5 cm den a/ kalınlıktaki bütün dal ve dalcıklar budanarak çıkarılır.
İskeletik budama uygulandıktan sonra 2-3 yıl içinde taçta latent gözlerden yeni sürgünlerin teşekkülü ile verimlilik yeniden meydana getirilir. 


 
3.1.4.2. Ana Dallar Veya Gövde Seviyesinde Yapılan Gençleştirme

Ana dalların gövdeye bağlandığı kısım iyi ise dallar gövdeye 30-35cm mesafeden budanarak kabaklanan kesim yerleri perdahlanarak macunlanır. Eğer ağaç henüz bir miktar mahsul vermekte ise kesimler tedrici olarak yapılabilir. Tedrici kesimlerde ilk yıllarda bilezik alınıp ertesi yıl kesilebilir. Tedrici gençleştirmede bilezik alma işlemi her iki yılda bir ana dallar üzerinde aynı yükseklikte, sıra ile uygulanmalı ve böylece gençleştirme 6-8 yıl içinde tamamlanmış olmalıdır.
Bilezik alma işlemi ağaç mahsul yılına girerken en geç 15 Şubata kadar uygulanırsa o yıl bu ağaçlardan bol mahsul alınır. Ertesi yıl bilezik alınan dal mutlaka çıkarılmalıdır. Ayrıca aynı yıl bileziğin alındığı dallarda gençleştirmeyi kolaylaştıracak kuvvetli sürgünler teşekkül eder. Bu sürgünlere ilk yıl dokunulmaz ertesi yıl bir kısmı seyreltilip iyi durumda olan dört beş sürgün seçilerek daha ertesi yıl bir seyreltme daha yapılır, seçilen sürgünlerin fazla yükselmesine meydan verilmez, tali sürgünlerin yanlara doğru gelişmesi sağlanır. Ağacın gövdesi yüksek, aynı zamanda dallar da yükselmişse ağacın gövdesi 40-60 cm yükseklikte olacak şekilde dipten 70-80cm mesafeden gövdeye 1 cm genişlikte çepeçevre bilezik alma sapılarak açıcın boyu indirilir. Bu işlem ağaç verim yılına girerken uygulanırsa o yıl bol ürün alınır. Eğer gövde yabani ise yine aynı yükseklikten gövde etrafına birkaç tane yama aşı yapılır. Aşılar tuttuktan sonra bunların sürmesi için aşı yapılan yerlerin üzerinden yanıtı boğmalar yapılır. Aşı tatbikinden 2-5 yıl sonra aşı yerinin 30-35 cm yukarısından çepeçevre bilezik alınır ve ertesi yıl ağaç aynı noktadan kabaklanarak gençleştirilmiş olur. Verimsiz topraklarda bilezik alma veya boğma yapma sakıncalı olabilir.
 
3.1.4.3. Ağacın Dipten Kabaklanması
Eğer gövde yaralanmış, yanmış, hastalık ve haşerelerden tahrip olmuş ise veya yaşlanarak içleri boşalmış, kurumaya yüz tutmuş ise gövde toprak seviyesine yakın kesilerek kabaklanır. Kesim yeri perdahlanır, çürümeyi önlemek için ince bir tabaka yağlı boya astar sürülür. Tedricen yapılacak dipten gençleştirmelerde ağaç mahsul yılına girer 1-2 cm genişlikte gövdenin dip kısmından bilezik alma uygulanm
alı esas kesim daha sonraki yıllarda yapılmalıdır. Böylece daha o yıl bileziğin altından teşekkül edecek sürgünler gençleştirmeyi garanti altına alacak ve hem de ağaçtan mahsul alınacaktır. İlk yıl sürgünler gelişmeye bırakılıp ertesi yıl bir miktar seyreltilmelidir. Üçüncü yıl bir seyreltme daha yapılarak seçilmiş sürgünler uçları alınarak fazla yükselmeler önlenmelidir. Daha sonra bunlar üzerinde taze dalların gelişmesi sağlanmalıdır.
Dipten kabaklayarak gençleştirmede ağacın toprak üstü kısmen gençleşmekte toprak alt kısmı gençleşmeden kalmaktadır. Kök aksamımda gençleştirmek amacıyla; yaşlı ağacın dip kısmı açılarak, kalın bir kökte bir parça yumru kesilip gövdeden ayrılması şeklinde bir uygulama yapılabilir. Kesim yeri 10 cm kalınlıkta toprak tabakası ile örtülerek bir işaret kazığı ile yeri belli edilir. O yıl burada teşekkül eden sürgünlerden bir kısmı seçilir. Diğerleri kesilir. Bu sürgünlerin 4-5 yıl içinde büyüyüp meyveye yatması için, ana ağacın gölge yapacak kısmı, ağır bir şekilde budanır. Bu arada ana ağaç mahsul vermeye devam eder ve 5-6 yıl sonrada tamamen dipten çıkarılır.
Genç sürgünler ise kesilen kök kısmından dipten yeni genç kök sistemi oluşturur. Bakım şartları uygun alanlarda gençleştirilen her ağacın ortasına bir yeni fidan dikilerek kesafetin arttırılması da pratik bir yoldur.
 

 
 
 
 
 
© Copyright 2016 Marmarabirlik